Mide By-Pass Ameliyatı

Bu tarz “primer” morbid obezlerin tedavisinde ilk ameliyat seçeneği olarak mide by-pass’ı yöntemleri sadece ileri derecede şişmanlık durumlarında (VKİ>60 – “super super obezite”) veya tip 2 şeker hastalığının çok ön planda ve “eski” olup artık uzun süredir “insülin” kullanmak zorunda olan hastalarda tercih edilebilirler.

By-pass Ne Demek?

By – pass genel anlamda; “normal ileti yolu üstündeki bir bölümün (oraya uğramadan) atlanarak geçilmesi” ve bu sayede devamlılığın sağlanması demektir.

Morbid obezite, yani vücut kitle indeksinin 40’ın üstünde olması durumu zamanımızın en sık ve ölümcül hastalıklarının başında gelmektedir. İyi haber; bariatrik cerrahi yani şişmanlığı giderici “kapalı” ameliyatlar sayesinde bu denli şişman olanların yeniden sağlıklarına kavuşmalarının mümkün olabilmesidir.

Trafiğin sıkıştığı bir kavşak/yol, bozuk bir elektrik devresi, tıkalı bir damar ya da gıdaların geçmemesi istenen bir bağırsak bölümü by-pass yöntemi ile atlanarak; trafiğin , elektriğin, kan’ın veya sindirim içeriğinin istenmeyen bölüme uğramadan ileri geçişi ve dolayısı ile “devamlılık” rahatlıkla sağlanabilir.

 

Mide By-Pass’ı Nedir?

Şişmanlık cerrahisinde “mide by-passı” yöntemlerinden bahsettiğimizde ise; midenin küçültülmesine ek olarak; ince bağırsağın en az 1 metrelik en üstteki (mideye yakın) kısmının cerrahi yöntemle atlanarak devre dışı bırakılması söz konusudur. Bu sayede mide küçültmenin gıda alınımını kısıtlayıcı etkisine ek olarak, alınan gıdaların emiliminde de azalma sağlanır ve bu da kilo verdirici bir etki yaratır. Ayrıca; atlanarak devre dışı bırakılan ince bağırsak bazı hormonal etkiler yaratarak tip II şeker hastalığının tedavisine de ek ve “artı” bir fayda sağlayabilmektedir.

Öte yandan mide by-passı girişimleri standart “tüp mide / mide küçültme” ameliyatına oranla daha zor, zaman alıcı ve biraz daha risklidir. Ayrıca alınan gıdaların üst sindirim sistemine uğramaması neticesinde; başta kalsiyum (Ca), demir (Fe) olmak üzere bazı mineral ve vitamin eksiklikleri daha sık gözlenir. Bu nedenle mide by-passı girişimleri sonrasında hastalar daha yakın takibe alınmalıdır ve sıklıkla tüm hastalar ömürleri boyunca ek mineral ve vitamin almak zorunda kalırlar.

Mide By-Pass’ı Ameliyatı Kimin İçin Uygundur?

Mide by-passı girişimleri artı ve eksileri ile de olsa; bazı özel morbid obezite olgularında halen paha biçilmez yöntemler olarak kullanılmaya devam etmektedir. Ne var ki; bir morbid obezite hastasına şişmanlığı giderici ilk girişim olarak uygulanma sıklıkları giderek azalmaktadır.

Bu tarz “primer” morbid obezlerin tedavisinde ilk ameliyat seçeneği olarak mide by-passı yöntemleri sadece ileri derecede şişmanlık durumlarında (VKİ>60 – “super super obezite”) veya tip 2 şeker hastalığının çok ön planda ve “eski” olup artık uzun süredir “insülin” kullanmak zorunda olan hastalarda tercih edilebilirler.

Önceden tüp mide / mide küçültme ameliyatı olup yıllar sonra yeniden kilo alıp tekrar morbid obez olan hastalara ikinci bir şans verebilmek adına ise “mide by-pass”ı HAYATİ ÖNEMİ olan bir girişimdir. Özetle “re-do” yani tekrar ameliyat söz konusu olduğunda by-pass yöntemleri hastaların TEK tedavi seçeneği olmaktadır. Çünkü tüp mide girişimi by-pass’a kolaylıkla çevrilebilir ancak bunun tersi doğru değildir. Diğer bir deyişle; ilk ameliyat olarak by-pass uygulanmış birine ileriki yıllarda bir başka girişim uygulamak neredeyse imkansız iken, ilk ameliyatın tüp mide olması durumunda bunun by-pass’a çevrilmesi rahatlıkla olasıdır.

Mide By-Pass’ı Ameliyatı (Gastric By-Pass) Nedir?

Hem gıda alınımını kısıtlayıcı ve hem de alınan gıdaların emilimini bozucu etki yaratarak, morbid obezite tedavisinde uzun bir dönem “altın standart” olarak kabul edilmiş , laparoskopik yani kapalı teknikle yapılan bir girişimdir. Tıpta “Roux-en-Y gastric by-pass” olarak bilinir. “Tüp mide” ameliyatının giderek yaygınlaştığı zamanımızda; özellikle komplike olmayan primer morbid obezitenin tedavisinde mide by-pass’ı uygulanma sıklığı giderek azalmıştır.

Bu ameliyat obeziteye tüm mekanizmalarla birden etki ederek , “iştah” ‘ın da bariz biçimde ortadan kalkması ile hastanın süratle kilo vermesini sağlayabilir. Kilo verme durumunun devamlılığı, yani uzun dönem başarı açısından en etkin yöntemlerdendir. Güncel çalışmalar gösteriyor ki; uzun dönem takip edilen hastalarda mide by-pass yönteminin Tip II şeker hastalığı ve verilmiş kiloların korunmasında tüp mide ameliyatı ile etkinliği benzerdir. Bu sebeple kronik bir hastalık kabul edilen ve ameliyatlı tedavilere rağmen tekrarlama riski olan morbid obezitenin tedavisinde ilk etap ameliyat olarak mide by-pass ameliyatının kullanılması giderek azalmaktadır.

Mide By-Pass’ı Ameliyatının Cerrahi Tekniği.

Mide by-pass’ı ameliyatında yapılan şudur: Öncelikle mide; yutma borusu ile birleştiği en üst bölümünden yutma borusu tarafında ufak bir mide kısmı (tüm midenin % 5-10’u) bırakılacak şekilde kapatılıp kesilerek ayrılır. Bu ameliyatta midenin herhangi bir bölümü “tüp mide” ameliyatının aksine çıkartılmaz ve yerinde bırakılır. İkinci aşama ise by-pass aşamasıdır. Bu etapta öncelikle ince bağırsak belli uzaklıktan enine olarak kesilip her iki ucu kapatılarak ayrılır. Bu iki uçtan aşağıda olanı yukarı çekilerek yutma borusu tarafında kalan ufak mide parçasına özel bazı tekniklerle ağızlaştırılarak birleştirilir. Son aşamada ise kesilmiş olan ince bağırsağın üst ucu belli bir uzaklıkta yeniden ince bağırsağa birleştirilerek ağızlaştırılır ve sindirim sisteminin bütünlüğü bu şekilde yeniden sağlanmış olunur. Tüm bu kesme, ayırma, birleştirme ve ağızlaştırma işlemleri tamamen ileri teknoloji ürünü olan, tek kullanımlık ve “stapler” olarak bilinen özel aletler ile gerçekleştirilmektedir.

Bu şekilde midenin neredeyse % 95’lik bölümü , on iki parmak bağırsağı ve ince bağırsağın ilk 1 metrelik üst kısmı devre dışı bırakılmış yani tıbbi anlamda “by-pass” ‘lanmış olur. Bu ameliyatı olan biri yemek yediği zaman gıdalar yutma borusu içinden midenin ufacık kalmış kısmına geçtiklerinde çok kısa süre içinde, hatta derhal doygunluk hissi oluşur. Çünkü açlık hissi oluşumu ve yemek yeme arzusu ile ilgili en önemli uyaranların başında midenin boş ve gerilimsiz olması gelmektedir. Ufacık kalan mide gelen gıdalarla birdenbire dolup derhal gerilim ve basınç artışı olunca; bazı hormonların da etkisi ile kişide yemek yeme arzusu daha ilk lokmadan sonra ciddi biçimde frenlenir. Mide by-pass’ı ameliyatının “restriktif” yani gıda alınımını kısıtlayıcı etkisi bu anlattıklarımızdan kaynaklanmaktadır.

Dahası, mide by-pass’ı adından da anlaşılabileceği gibi; alınan gıdaların ufacık kalmış mideye ulaştıktan hemen sonra sindirim sistemin üst bölümüne hiç uğramadan (yani bu bölümü by-pass’layarak), bir anda sindirim sisteminin daha alt bölümlerine geçmesini sağladığından aynı zamanda “malabsorbtif” yani gıdaların emilimini de azaltıcı bir yöntemdir. Bu da mide by-pass’ının zayıflama adına ikinci ve bağımsız bir etkisidir.

Konuya özelleşmiş merkezlerde mide by-pass’ından 5 yıl sonra kişiler fazla kilolarının % 65 – 80 ’ini halen kaybetmiş olabilirler. Bu ameliyattan 20 yıl sonra yeniden kilo alma oranı ise % 15’ler düzeyinde olabilir. Mide by-pass’ı sonrası uzun dönemde ameliyatın etkisini tamamen kaydedip yeniden morbid obez olabilme olasılığı ise % 1-2 arasındadır. Cerrahi ölümcül risk ise % 0.1 – 0.2 civarında olabilir.

Mide By-Pass’ın Dezavantajları Var Mı?

Bu yöntemin en önemli dezavantajı; az bir olasılık da olsa yıllar sonra yeniden ciddi kilo alınması durumunda tekrar yeni bir şişmanlık ameliyatının yapılmasının teknik açıdan neredeyse imkansız olmasıdır. Ayrıca; by-pass’lanan ve yerinde bırakılan mideye standart endoskopi yapılmasını olanaksız kılması, emilim bozukluğu nedeni ile daha yakın takip ve birtakım ek mineral ve vitaminlerin ömür boyu alınmasını gerektirmesi gibi de dezavantajları vardır.

Tüm bu dezavantajları neticesinde birincil morbid obezite olgularında tahtını giderek “tüp mide” ameliyatına bırakan “Roux-en-Y gastrik by-pass” ; bazı komplike olguların tedavisinde ve özellikle re-do yani tekrar (ikinci) ameliyat durumlarında halen geçerliliğini korumaktır.

Mini Gastrik By-Pass.

Son yıllarda popüler olan daha basit bir gastrik by-pass girişimidir. Teknik olarak Roux-en-Y gastrik by-pass ‘dan daha kolaydır ancak bire bir aynı dezavantajlara sahiptir. Dolayısı ile ancak ve ancak tekrar ameliyat durumlarında, ya da tip II şekerin çok ön planda olduğu veya süper-süper obezite durumlarında tercih edilebilmektedir.

Ameliyat, size tek başınıza başaramayacağınız kilo hedefinize ulaşmaya yardım ediyor.

Bu başarıyı, sağlıklı bir şekilde sürdürebilmenizde profesyonel ekibimiz, size ömür boyu destek sunuyor.

Amacımız; sizi her daim sağlıklı, mutlu ve fit görmek.